Çaka – Beyaz Kum

20 Şubat 2016 tarihinde, Buradayız, Özgürlük Yollarında kategorisine Ekin Baykal yazdı. 2 Yorum

Deli gibi kafamız bozulmuş, nere gideceğimizi bilmediğim bir güne daha gözlerimi açmış, perdenin küçük aralıklarından dışarıdaki havanın nasıl olduğunu kestirmeye çalışıyorum. Yataktan kalkıp üstümü giyecek olmam bi kenara, bir de merdivenden inip dış kapıyı açmak gibi bi derdimiz var.  Sonrasında marşa basacağız, biraz ısındıktan sonra sonra tırın tırın gelen o sesin verdiği huzurla yollardayım. Nil’in de şarkısında kullandığı “erken kalkan yol alır” sözleri aklıma geliyor. Almışım hatunu, sigortamız da var:) yakıt dersen konusunu bile açmak istemiyorum, bi gözüm yolda diğeri ben şurada 2 dk kestirim dercesine savaş verirken kendimi ışıklarda buldum. “Sağ dan mı? soldan mı?” diye düşünürken -Türkiye’de yaygın olarak kullanılmayan çok müthiş bir icat olan sinyal kolunu kullanarak- sola sinyal verip yola çıktık. Bi kaç kilometre sonrasında Fatsa / Perşembe ayrımı çıktığında Perşembe tarafını seçerek devam ettik. Şurada mı dursak şuraya mı gitsek diyerek biz Yason’u gördük. Tam Çaka’dan geçiyorduk ki Şükrü hocamızın T3’ünü görüp daldık içeri.

Çoktan kahvaltılar yapılmış, üzerine muhabbetler edilmiş, keyif çayları içiliyor. Şükrü hoca vosvosun bagaj telini yapıyo. Şükrü hocayı bulmuşken biz de bi gaz ayarı yaptırdık. Sağdan soldan, eşten dosttan bahsederken Yunanistan’daki Balkan Bus Meeting konusu açıldı. Geçtiğimiz yıllarda Romanya’da yapılana gittikleri için adamlar tecrübeli tabi. Sürdükleri sefadan, çektikleri cefaya her şey döküldü. Öyle bi döküldü ki, kahkahalarla yıkıldığımız (onların düştükleri durumdan dolayı) anlar oldu. Avrupa’da portatif duşla sokak ortasında yıkanırken birilerinin gelip siz Türk müsünüz? sorusunu duyduklarında yaşadıkları şaşkınlığı dinlemek ayrı güzeldi. Tuvalet konularını anlatmak isterdim ama sadece bu cümleyle son bulsun 🙂

Hııı, Ordu Vosvos Şenliği’nden konu açılmışken, bu şenliğe biraz zaman tanımamız gerektiğini, en azından bazı şeylerin rayına oturana kadar altyapının tamamlanabileceğini söyledim. İnsanlara binlerce kilometre yol yaptırıp, kafa dinleyecekleri ortamı oluşturamadıktan sonra hiçbir şeyin önemi yok. Gerçi şöyle de bir acı gerçek var, benim gittiğim ya da bizim gittiğimiz şenliklerde, festivallerde ve etkinliklerde, olumsuz bir şey yaşadığımızda, oranın sorumlusu kişilere bu olumsuzluğu yansıtmamak ve diğer gelenlerin de karşılaşmaması için elimizden geleni yaparken aynı davranışı da karşımızdakilerden beklediğimiz günlerimiz de olmadı değil. Bunu Şükrü hocamızın da bana dediği noktaya bağlıyorum biraz. Vosvos’un ağır misyonu bulunuyor ve ne yazık ki bunu herkes kaldıramıyor. Haliyle bundan dolayı doğasever ve şehirseverler olarak ayrışmalar yaşanıyor.

*

Biz, Çaka’nın ardından Yason’a geçtik, biraz rüzgâr çarpması bana iyi geldi gibi.
Bir sonraki durak neresi olur bilmiyorum.